Black Box

Merhabalar,

Cristopher Nolan’ın Memento filminden esinlenen, Sherlock’un zihin sarayını hatırlatan, uzun bir Black Mirror bölümü hissiyatını veren, Amazon’un 2020 yapımı Black Box adlı filmi inceleyeceğiz.

Uyarı : Spoiler içermektedir.

Trafik kazasında eşini ve hafızasını kaybeden, kazadan sonra küçük kızıyla yeni hayatına uyum sağlamaya çalışan Nolan, kim olduğunu hatırlamak, anılarını yeniden canlandırmak istemektedir. Beyin dalgalarını kullanarak bir insan bilincini kaydedip saklamak amacında olan Dr. Brooks ile yolları kesişir. Anılarını hatırlamak isteyen Nolan Dr. Brooks’un seanslarına başlar. Bilinç altına inen Nolan kendine bir güvenli oda oluşturur. Bu güvenli oda kimsenin erişemeyeceği güvenli alanıdır, odanın kapısı ise asla uyanamayacağı kara kutuya açılmaktadır . Bu oda üzerinden geçmiş anılarına gider. Ancak anılardaki insanların yüzlerini flu olarak görür. Bu anıları zihin kabul etmekte zorlanır ve her defasında bir yaratık tarafından uyandırılır. Anılardan yola çıkarak gerçek hayattaki mekanlarda geçmişe dair izler bulur. Çok geçmeden seanslar işe yarar ama geçmişinde bulmak istediği kişi değil bir başkası karşısına çıkar. Anılar aslında Nolan’ın anıları değil Dr. Brooks’un iki sene önce oğluna aittir. Oğlu Thomas’ın zihin dalgalarını kaydeden Dr. Brooks, trafik kazası sonrası beyin ölümü gerçekleşen Nolan’ın bedenine aktarmıştır. Anılar ve zihin Thomas’a ait, beden Nolan’a aittir.

Bu noktadan sonra ölüme bu film gözlüğüyle ve iman gözlüğüyle izleyeceğiz.

Filme ismini veren kara kutu ölümü, bir diğer deyişle senaristin gözünden korkunç tevehhüm edilen idam-ı ebediyi tasvir etmektedir. “Herkesi korkutan, en korkunç tevehhüm edilen ölümün yüzüne baktım. Nur-i Kur’an ile gördüm ki, ölümün peçesi gerçi karanlık, siyah, çirkin ise de, fakat mü’min için asıl siması nuranidir, güzeldir gördüm” diyen Bediüzzaman hazretlerinin ehl-i iman olan insanlar için büyük kazançlara vesile olan ölümü gerçek anlamda bir idamı ebedi, kara kutu gören ehl-i dalalete görünce, ölümün hakikatını bize gösteren Rabbimize binlerce hamd etmemiz gerek. Öteki âleme gitmiş yüzde doksan dokuz ahbap ve akrabasına kavuşmak için bir vesile olan ölümün hakikatını bilmeye Dr. Brooks ölümü idam-ı ebedi gördüğünden oğluna ulaşmak için oğlunu bir başkasının bedenine ve anılarına tam anlamıyla bir kara kutuya oğlunu hapsetmiştir.

Rabbim bizi hakiki saadet ve lezzet olan kabrin arkası için çalışarak, tam bir iman-ı kâmil kazanıp, hüsn-ü hatimeyle ölümü karşıyalardan eylesin.

Selam ve Dua ile…

AC/DC: The Tesla–Edison Feud

You’ve probably heard about the famous rivalry between Nikola Tesla and Thomas Edison—both
giants of electrical engineering whose innovations changed history. But what exactly was their
history with one another?
That whole boss/employee thing. Tesla, a Serbian by parentage, began working for the phone
company in Budapest. In 1882, he headed for Paris, where he took a job with the Continental
Edison Company. He was invited to work stateside after his supervisor wrote a recommendation
praising the young man as a genius on par with Edison himself. While he hired Tesla, Edison
thought the man’s ideas were “splendid” but “utterly impractical.”
Clash of the methods.
Edison relied heavily on tedious experimentation for most of his discoveries, a commitment which
some historians attribute partially to his lack of formal education. Tesla, in contrast, was an
emotionally driven dreamer with years of engineering training, which allowed him to work out
theories before physically implementing them. Later in life, each man publicly criticized the
other’s work.

Clash of the lifestyles. Tesla was a germaphobe, fastidiously clean to the point of (allegedly)
using seventeen clean towels a day, and claiming to have a “violent aversion against the earrings
of women.” He once said that Edison, “lived in utter disregard of the most elementary rules of
hygiene.”
Clash of the…similarities? Edison and Tesla were alike in some equally irreconcilable ways.
Both were egocentrics who abhorred egocentricity in others. And both men required little sleep,
which would have made for many long, grumpy hours in the workshop.
War of Currents! Edison’s least favorite of Tesla’s “impractical” ideas was the concept of using
alternating current (AC) technology to bring electricity to the people. Edison insisted that his own
direct current (DC) system was superior, in that it maintained a lower voltage from power station
to consumer, and was, therefore, safer. But AC technology, which allows the flow of energy to
periodically change direction, is more practical for transmitting massive quantities of energy, as is
required by a large city, or hub of industry, say. At the time, DC technology only allowed for a
power grid with a one-mile radius from the power source. The conflict between the two methods
and their masters came to be known as the War of Currents, forever immortalized by the band
AC/DC.
The Bet. Tesla insisted that he could increase the efficiency of Edison’s prototypical dynamos,
and eventually wore down Edison enough to let him try. Edison, Tesla later claimed, even
promised him $50,000 if he succeeded. Tesla worked around the clock for several months and
made a great deal of progress. When he demanded his reward, Edison claimed the offer was a
joke, saying, “When you become a full-fledged American, you will appreciate an American joke.”
Edison offered a $10/week raise, instead. Ever prideful, Tesla quit, and spent the next few months
picking up odd jobs across New York City. Nikola Tesla: ditch digger.
The rift. Tesla eventually raised enough money to found the Tesla Electric Light Company,
where he developed several successful patents including AC generators, wires, transformers,
lights, and a 100 horsepower AC motor. Always more of a visionary than a businessman, Tesla
ended up selling most of his patents (for the healthy but finite sum of $1 million) to George
Westinghouse, an inventor, entrepreneur, and engineer who had himself been feuding with Edison
for years. In fact, Westinghouse was a more economic participant in the War of Currents than was
Tesla. Their partnership, one can imagine, made the eventual popularizing of AC that much more
bitter for Edison.
“Post-war” history. In the end, AC won out. Mostly. Westinghouse fulfilled Tesla’s dream of
building a power plant at Niagara Falls to power New York City, and built upon its principles the
same system of local power grids we use today. Edison’s original point about the practicality of
DC is well-taken, however: The average person can’t have alternating currents flooding massive
amounts of energy into their household appliances, so most plug-in devices must internally
convert AC back to DC (that’s what’s going on inside the brick of your laptop cord). That
conversion wastes a lot of energy (think of all the heat coming from the brick of your laptop
cord). Major studies are beginning to examine ways in which AC and DC power can work
together with modern energy-harnessing technology, to run our overall grid more efficiently.
Tesla on Edison: “If he had a needle to find in a haystack he would not stop to reason where it
was most likely to be, but would proceed at once, with the feverish diligence of a bee, to examine
straw after straw until he found the object of his search. … I was almost a sorry witness of such
doings, knowing that a little theory and calculation would have saved him ninety per cent of his
labor.”
—New York Times, October 19, 1931 (the day after Edison died)
This article originally appeared last year.

 

Filmlerdeki Evrim Tehlikesi

     Hatırlarsanız bir ara çizgi filmlerdeki sübliminal tehlike hakkında çeşitli paylaşımlar sosyal medyada dönmüştü.Gerçekten korkutucu boyutlarda ahlaksız sübliminal içerikleri vardı. Bu mesajların arkasında olanlar çeşitli amaçlar için bu yöntemi kullanmışlar.

http://img04.imgsinemalar.com/images/ss_buyuk/192891/maymunlar-cehennemi-afak-vakti-67.jpg Elbette bu yöntemi kullananlar sadece onlar değil en basit örnek olarak Maymunlar Cehennemi Şafak Vakti 2014 ABD çıkışlı filme göz attığımızda filmde maymunlara nasıl insansal duygu, düşünce ve tepkiler verildiği gözümüze çarpmakta! Adeta izleyicinin algılarına ‘hey sen izleyici baksana bu maymunlar insanlar gibi düşünüyor, insanlar gibi tepki veriyor demek ki maymunlardan gelen bir evrimi kabul etmek gayet mantıklı’ sübliminal mesajını zihinlere gönderiyor. http://i0.imgiz.com/rshots/6880/croodlar-klip-maymun-yumruklar_6880634-12480_640x360.jpg http://i.imgur.com/GP3WlfB.png

Sadece bu filmde söz konusu değil Croodlar isimli 2013 ABD çıkışlı animasyonda ilk insanlar olduklarını anladığımız bir ailenin hikayesi anlatılıyor. Animasyondaki  baba karakterinin gerek tipi gerek yürüyüş ve koşması o kadar çok maymunları  andırıyor ki animasyon zihinlere ‘bakın bu babamız maymunlara ne kadar da benziyor yürüyüşü ve koşması demek maymunlardan gelen bir evrim var’ mesajını biz izlerken zayıf olan zihinlerimize aktarıyor.Bir de bu sübliminal mesajı hiçbir manevi desteği olmayan küçük yaşlardaki çocukların izlediğini düşünürsek durumun vahimiyeti göz önüne çıkacaktır.  

Samet Boztaş